Search

Bugünün Saraylısı Konu Ana Fikir Özet Karakterler Ayrıntılı Özet

4 Ocak 2014 Cumartesi

Bugünün Saraylısı

Yazarı: REFİK HALİT KARAY

Konusu

Babasının zengin oluşuyla taşradan İstanbul'a gelen, burada yeni bir hayata başlayan Ayşen'in hareketli geçen ve sonunda uyuşturucu bağımlılığına kadar giden yaşam öyküsü çerçevesinde İstanbul'un o yıllardaki sosyal ve ekonomik durumu anlatılmaktadır.

Ana Fikri

İnsan, paraya, lüks ve gösterişli bir hayata sahip olarak mutluluğu ve huzuru yakalayamaz.

Özeti

Ata Efendi, Gedikpaşa'daki mütevazı evinde eşi Üftade, kızı Feride, damadı Atıf ve oğlu Çetin ile birlikte yaşamaktadır.
Bir gün, Ata Efendi'nin teyze oğlu Yaşar'dan bir mektup alırlar. Yaşar mektupta, ticaret için memleketi bırakıp uzak yerlere gideceğinden kızını onlara emanet bırakmak istediğini yazmıştır. Ata Efendi Yaşar'ın kızı Ayşen'i görünce büyük bir şaşkınlık yaşar, çünkü onlar 13-14 yaşlarında kara kuru bir taşra kızı beklerken, Ayşen beklediklerinin aksine her görenin yüreğini hoplatacak boylu poslu, ceylan gibi bir kızdır. Ancak giyinişi ve davranışlarıyla biraz çiydir.
Kızın gelişiyle evde önce soğuk rüzgarlar eser. Zira evde çapkın bir damat vardır. Ancak Ayşen bütün ev halkına getirdiği kaçakçılık malı hediyelerle hepsinin gönlünü kazanır. Çünkü Ayşen'in babası Yaşar kaçak malların ticaretini yapmaktadır.
Bir yandan Üftade Hanım, bir yandan Feride, Ayşen'i İstanbul'u gezdirmeye başlarlar. Ayşen öylesine güzeldir ki her gittikleri yerde dikkatleri üzerine toplar. Ailece Florya'ya denize gittikleri bir pazar günü Ata Efendi'nin patronu Tabip Sedefinci'nin oğlu Rüştü ile karşılaşırlar. Rüştü, daha ilk görüşünde Ayşen’e aşık olur.
Yaşar, kızına fazlasıyla para göndermektedir. Ayşen de parasını giyimine, süsüne ve ev halkına aldığı pahalı hediyelere harcamaktadır. Yani Ayşen gösterişe düşkün bir kızdır.
Artık Rüştü, Ata Efendinin odasına sık sık uğramaya onunla yakınlık kurmaya çalışmaktadır. Rüştü bir akşam Ata Efendi ile iş yerinden arkadaşları İsmail Bey'i yemeğe götürür. Yemekte İsmail Bey’in eşi, dul baldızı ve kızı da vardır. Bu bayanların hepsi hafif meşrep kadınlar olmasına rağmen ailesini pazar günü evlerine davetini içkinin tesiriyle kabul eder. Zaten Rüştü Bey’in isteğiyle Ayşen Hanım’a yakınlık kurmak istiyorlardır ve bu aile daveti de buna zemin hazırlayacaktır. Ayşen bu hanımlarla özellikle baldız Berrin Hanım’la çok iyi anlaşır. Artık giyim, kuşam konusunda Berrin Hanım yeni hocasıdır.
Yaşar kısa bir ziyaret için İstanbul'a gelir ve kızına bir apartman dairesi alır. Ata Efendi ve Üftade Hanım, Ayşen'in koruyucusu olarak bu dairede onunla birlikte oturmaya başlar. Çetin de buraya gelmiştir. Feride ve Atıf, Gedikpaşa'daki evde kalırlar. Atıf, Yaşar'ın verdiği sermaye ile çivi imalathanesi kurarak iyi bir tüccar olur. Ayşen'in gelişiyle hepsinin hayatı değişmiştir.
Apartmana taşındıktan sonra Ayşen birdenbire çevresini ve eğlence şekillerini değiştirir. Artık önüne gelen sinemaya değil, en iyilerine gider. Yeni akıl hocası Berrin Hanım onu İstanbul’un en lüks terzilerine, mağazalarına götürür. Parasıyla birlikte kızın görgüsü de artar. Tam bir hanımefendi olur.
Her gece Ayşen'i eğlence yerlerine, davetlere götürüp gezdirmek Ata Efendi’nin görevidir. Üftade Hanım kocasıyla Ayşen’in gittikleri alafranga yerlere kendisinin yakışmayacağını, uymayacağını, uymaya çalışsa da kızın keyfini kaçıracağını bildiğinden yeni hayat başlayınca evde kalmayı tercih eder. Zaten Ayşen’in istediği de budur.
Ata Efendi ve Ayşen, Taksim Gazinosu’na gittikleri bir gece Rüştü ve Mister Tomas ile karşılaşırlar. Aynı gece ilerleyen saatlerde bir pavyona giderler. Burada da Elçi Faruk Senai Bey ile tanışırlar. Faruk Senai Bey kırk beş yaşlarında, belki daha yaşlı, çok iyi giyinmiş, gösterişli biridir. Mister Tomas ve Faruk Senai Bey de Ayşen'in aşıkları arasına katılırlar. Ata Efendi ve Ayşen o geceyi Ayşen’in üç aşığıyla birlikte geçirirler.
Ata Efendi de uzun zamandır Ayşen'e karşı farklı hislere sahiptir. Ona aşık değildir ama bir yeğene karşı beslenmesi gereken duyguları kendinde bulamamakta, ona karşı çok defa istemeyerek başka gözle baktığını anlamaktadır. Ayşen'i beğenmekte, onun güzelliğinin çekiciliğine kapılmaktadır. Ayşen'i başkaları beğendikçe duyguları daha da kabarmaktadır.
Faruk Senai Bey ilk gördüğü gün Ayşen'e aşık olmuştur, onunla evlenmek istemektedir. Bu isteğini de Ata Efendi’ye, Rüştü'nün babası Talib Bey aracılığıyla iletir. Tabii bunu duyan Rüştü deliye döner. Çünkü Rüştü de Ayşen'le evlenmek istemektedir. Ancak ailesi özellikle babası bu evliliğe karşıdır. Çünkü Talib Bey, kaçakçılıkla zengin olmuş sonradan görme bir tüccarın kızını oğluna almak istemez. Rüştü bütün ümidini Ata Efendi’nin işe el koymasına ve aracılığına bağlamıştır. Ata Efendi’ye gösterdiği saygının sebebi de budur. Ata Efendi de Ayşen'in Rüştü ile evlenmesini ister. Kızın, patronunun oğluyla evlenmesi Ata Efendi’ye mevkii sağlayacaktır. Ayrıca böylece Ayşen'den büsbütün ayrılmamış olacaktır.
Talipler arasında en mükemmeli Faruk Senai Bey’dir. Aradaki yaş farkına rağmen Ayşen onu kabul edeceğini söyler. Çünkü Faruk Senai ona Avrupa'da lüks bir hayat yaşatabilecektir. Ancak Ayşen'in gönlü bu taliplerin hiçbirinde değildir. Kimseyle evlenmeye niyeti yoktur. Onun için önemli olan kendine en iyi, en lüks hayatı sağlayacak erkeği bulmaktır. Bu nedenle erkeklerden bucak bucak kaçmakta, erkekleri atlatmaya çalışmakta, zaman kazanmaya çalışmaktadır. Ayşen, babasının izni olmadan evlenemeyeceğini söyleyerek Rüştü, Mister Tomas ve Faruk Senai Bey'i birbirlerinden habersiz Mersin'e babasıyla konuşmaya yollar. Böylece hem hepsine ümit vermiş olur hem de zaman kazanmış olur. Zaten babası Ayşen'in isteği dışında bir şey yapmayacaktır.
Bu duygular içindeki Ayşen bir bunalım geçirir. Tedavisini üstlenen Doktor Raşit Kaynarsu da ondan etkilenir. Hatta Ayşen'in hastalığının güzel ve şık görünme düşüncesinin, erkekleri büyüleme isteğinin sonucu başka hislere kendini kapatmasından ileri geldiğini, onunla evlenerek iyileştireceğini, evliliklerini bir telkin olacağını söyleyerek kıza talip olur.
Rüştü, Mersin dönüşü Ayşen'den ümit kalmadığını anlayarak İstanbul'da durmaz, Mısır'a gider. Dönüşünde de babasının uygun gördüğü bir kızla evlenecektir. Faruk Senai Bey de yurt dışındaki yeni görevine tayin edildiğinden İstanbul'dan ayrılır. Tomas bütün ahmaklığına rağmen bu işten sonuç çıkmayacağını anlayarak sırra kadem basar. Üftade, Rüştü ve Elçi Bey’in kaçırılmayacak kısmetler olduğunu söyleyerek kızın gönlünde başka biri olduğunu düşünür. Ata ise biricik aşkından, Ayşen'den ayrılmadığına memnundur.
Dolmabahçe Sarayı'nda Amerikan filosu şerefine verilen baloya Ayşen ve Ata Efendi, Doktor Kaynarsu ile birlikte giderler. Baloda Rüştü de vardır. Balo çıkışında öylesine bir izdiham olur ki bütün davetlilerin paltosu karışır. Ata Efendi de kendi paltosunu bulamayınca üstüne uygun bir palto alarak davetten ayrılır.
Baloda karşılaşan Ayşen ile Rüştü arasında tekrar bir yakınlaşma olur. Zaten Rüştü Mısır'dayken de sık sık mektuplaşmışlardır. Rüştü, Ayşen'i ailesine götürür ve iki genç evlenmeye karar verirler. Ancak Ayşen hala ne yapacağından emin değildir. Çünkü uzun zamandır Faruk Senai Bey ile mektuplaşmaktadır. Elçi Bey onu İtalya’da beklemekte, evlilik teklifini kabul ederse Ayşen’e bir apartman dairesi hediye edeceğini yazmaktadır.
Ata Efendi'nin kaybolan paltosu Mısırlı bir Paşa'nın paltosuyla karışmıştır. Rüveyha Paşa paltoyu eve getirir ve o da Ayşen'in güzelliğine kapılır. Ayşen, Rüştü'den gizli gizli Paşa ile görüşmeye başlar. Rüştü bunu duyunca çok kızar ancak Ayşen inkar eder. Rüştü de Paşa’yla arkadaşlık kurup görüşmeye başlar. Oysa Ayşen, Nüveyha Paşa’yla anlaşmış, pasaportunu çıkartmış, yurtdışına kaçmak üzeredir. Ata Efendi, Ayşen'in pasaport çıkarttığını öğrenir. Ayşen her şeyi itiraf eder, Paşa ile İtalya'ya gidecek, orada evlenecekler, sonra da babasının yanına gidip elini öpeceklerdir. Ayrıca babasının her şeyden haberi vardır.
Ata Efendi, Rüştü'nün düşeceği duruma çok üzülür, ona karşı vicdan azabı duymaya başlar. Nişanlısını bırakıp başkasına kaçan bir kız olmayı Ayşen'e yakıştıramaz. Ancak yapacak bir şey yoktur. Ayşen kararını vermiştir. Ona yardım etmeye karar verir. Ayşen'in pasaport aldığını duyan Rüştü, Ata Efendi'yi tehdit eder. Bunu fırsat bilen Ata Efendi nişanı attıklarını söyler. Böylece Rüştü saf dışı edilmiş olur.
Bu kadar hareketliliğe ve Ayşen'in Mısır'a gidip ondan uzaklaşacağı düşüncesine dayanamayan Ata Efendi bir kalp krizi geçirir. Ayşen, Ata Efendi iyileşene kadar bekler, iyileştikten sonra Mısır'a gidip Paşa ile evlenir.
Ayşen gidince Ata Efendi ailesiyle Gedikpaşa'daki eve döner. Artık Rüştü'nün babasının yanında çalışamayacağına göre işinden ayrılır. Paşa, onlara bir maaş bağlamıştır. Maaşları her ay düzenli olarak ellerine geçer. Ekonomik sıkıntıları yoktur ama Ata Efendi, Ayşen'i unutamaz, Ayşen her an aklındadır. Saman alevine benzemeyen bu aşkı ömrü boyunca çekecektir. Ayşen'e sık sık, uzun uzun mektuplar yazar, fakat Ayşen'in nadiren yazdığı cevaplar birkaç satırı geçmez.
Ayşen gittikten on yedi ay sonra bir akşamüstü Rüştü'nün bir adamı gelerek Rüştü'nün Ata Efendi ile görüşmek istediğini söyler. Rüştü'nün söyledikleri Ata Efendi'yi çok şaşırtır. Rüştü, Ayşen ile uzun zamandır mektuplaştığını; son mektubunda da kocasından ayrılacağını, Rüştü'den ayrı yaşayamayacağını en kısa zamanda İstanbul'a döneceğini yazdığını söyler. Ata Efendi ancak Rüştü'nün verdiği mektubu okuyunca inanır. Ayşen en mutlu günlerini Gedikpaşa'aki evde geçirdiğini, dönünce oraya yerleşeceğini yazmıştır.
Rüştü tam Ayşen'i unutmaya başlarken mektupları gelmeye başlamıştır. Şimdi Rüştü büyük ümit içerisindedir. Zaten Ayşen mektuplarında Paşa'dan boşanıp, onunla evleneceğini yazmıştır. Rüştü ve Ata Efendi, Ayşen'in Mısır'dan nasıl kaçıp İstanbul'a geleceği üzerine günlerce plan yaparlar. Sonunda Kahire'den Atina'ya, oradan da İstanbul'a gelmesini uygun görürler. Ayşen'e de bildirirler. Ancak birkaç hafta sonra Ayşen'den gelen mektuplar kesilir, hiçbir şekilde haber alamazlar.
Rüştü'nün bir arkadaşının yakını Mısır'dan henüz dönmüştür. Ondan Ayşen'le ilgili haber alabileceklerini düşünürler. Kızın dayısı olarak bu beyle Ata Efendi görüşür. Ayşen yaşadığı hayatın gidişatından sıkılarak morfine alışmıştır. Bu keyif vericinin etkisiyle de eski günlere özlem duyduğu,  hayallerini anlattığı o mektupları göndermiştir. Bu durumu tam zamanında fark eden Paşa, İstanbul'a gidiyoruz diyerek Riviera'da bir sanatoryuma yatırmıştır. Duydukları Ata Efendi için gerçekten bir yıkım olur. Kendini Taksim sokaklarına atar, saatlerce Ayşen'le gezdiği yerlerde dolaşır. Gecenin sonunda ise caddedeki arabalardan birinin önüne atlayarak intihar eder.

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi

Ata Efendi: Evin babası.
Üftade Hanım: Evin annesi.
Feride: Ata Efendi’nin kızı.
Atıf: Ata Efendi’nin damadı.
Yaşar: Ata Efendi’nin teyze oğlu.
Ayşen: Yaşar’ın kızı.
Rüştü: Ata Efendi’nin patronunun oğlu.
İsmail: İşyerinin katiplerinden.
Mesture Hanım: İsmail Bey’in hanımı.
Berin: Mesture Hanım’ın kardeşi.
Deniz: Berin Hanım’ın kızı.
Alımsızoğulları: Yaşar Bey’in ortakları.
Sait Reşit Bey: Mısır elçisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate